Türkiye’nin son yıllarda en çok ilgi gören çağdaş sanatçılarından Murat Pulat Avrupa’daki ilk kişisel sergisini 4 Ekim 2015’te Hollanda’da açıyor.
ALAN DIŞI
YÜZEY-SEKANS
SURFACE-SEQUENCE
MURAT PULAT
04/10/2015 – 25/10/2015
MARK PEET VISSER
HOLLANDA
Murat Pulat özellikle 2011 – 2014 aralığında uluslararası müzayedelerde yer alan çalışmaları ile Dünya koleksiyonerlerinin dikkatini üzerine topladı. Aynı süreçte Türkiye’de en çok aranan genç çağdaş sanatçılardan birisi, belki de ilkiydi. Contemporary İstanbul 2011, 2012, 2013 ve 2014’te sanatseverlerin çalışmalarına büyük ilgi göstermesi Türkiye’deki tanınırlığını perçinledi. Bu başarılar zaten Dünya çapında sanat galerileri ve kurumlarının takibine giren sanatçının daha da fazla izlemeye alınmasını sağladı. 2014 Ocak ayında New York’ta açtığı kişisel sergisi büyük başarı kazanarak Amerika’da önemli kişisel koleksiyonlarda yer bulmasını sağladı.
Murat Pulat yeni dalga uvertür yönetmen sinema film sekanslarına özel bir ilgi gösteriyor. Bu sekansları tuval üzerinde yeniden üreterek, bu imgelerin plastik olarak hayata katılmasını sağlıyor. Sinema gibi yeni çağın sanatı ile geleneksel sayılabilecek tuval ve yağlıboya gibi araçları bir ara-yüzde birleştirerek görselliğin yeni teknolojilere hapsolma halinden izleyicinin kurtulmasını sağlıyor.
Yüzey-Sekans Murat Pulat’ın son dönem çalışmalarından oluşacak olan büyük boyutlu bir sergi olacak. Sanatçı, bu seride çok katmanlı renk lekelerini işlerine daha cesurca aktarıyor. Her bir çalışma bir yandan dingin diğer taraftan tutkulu ve canlı bir hissiyat yaratıyor. Sinema sekansları plastik yeni bir estetik bağlama kayarken yeni bir sanat kategorisi olarak ortaya çıkıyor.
Hollanda’nın önemli çağdaş sanat kurumlarından birisi olan Mark Peet Visser Gallery’de ALAN İstanbul işbirliği ile gerçekleşecek olan sergi 4 Ekim – 25 Ekim 2015 tarihleri arasında gezilebilecek.
SAKLI / HIDDEN
ALAN İstanbul, OVERTHOSE’da yaz boyunca devam edecek çağdaş heykel sergisi “SAKLI”yı sunmaktan mutluluk duyar!
“Dışarıda ve İçeride Çağdaş Heykeller”
Haluk Atalayman, Neda İsmail Atar, Elçin Ekinci, Gülen Eren, Ferit Furuncu,
Kadriye İnal, Sesil Beatris Kalaycıyan, Ilgın Seymen, Meliha Sözeri
04/06/2015 – 05/09/2015
Türkiye’de ilk defa hem iç mekan hem de dış mekanı kullanan galeri sergisi gerçekleşiyor. OVERTHOSE Nişantaşı’nda galeri ile bütünleşik 300 metrekarelik arka bahçe genç kuşak çağdaş sanatçıların işlerinin sergileneceği bir mekan olarak kurgulandı. İç-mekanda 3 boyutlu çalışmalar ile başlayan sergi izleyiciyi dış-mekana taşıyor. Doğal peyzajı ve bitkisel çeşitliliğini koruyan bu bahçe, her bir sanatçının kendi sanat anlayışı ekseninde mekansal bağlamla ilişki kurduğu bir çeşitlilik sunuyor.
“SAKLI” Türkiye çağdaş sanatında 3 boyutlu işler yapan ve genç kuşak içerisinde öne çıkan sekiz sanatçının çalışmalarını bir araya getiren büyük boyutlu bir proje sergisi. Bu özel sergide birbirinden tamamen farklı iki alanın eserler aracılığıyla birleştirilmesi ile izleyici için alışılmışın dışında bir sergi deneyimi sunmak hedeflendi. Nişantaşı gibi kentsel anlamda planlı gelişmiş ve şehrin merkezi bir bölgesinin en işlek caddesinde yer alan OVERTHOSE’da başlayan serginin sürpriz bir doğal alana açılması az bulunur bir algılamayı mümkün kılıyor. Biçimlendirilmiş kartezyen mekanlardan organik bir yumuşak zemine geçişin bağlamı çağdaş sanat çalışmaları ile kat edilen bir büyük enstalasyon hissi veriyor.
Bir kısmı İstanbul’da bir kısmı da yurt-dışında yaşayan sanatçılar farklı biçim anlayışlarına sahipler. Bu sanatçılara ait çalışmalar bir yandan birbirleri ile etkileşime geçerek sınırlı da olsa bir diyalog kuruyorlar. Diğer taraftan özellikle dış mekan bahçede konumlanmış her bir çalışma kendi başına algılanmayı ve anlaşılmayı bekliyor.
“SAKLI” sergisi 04/06/2015 – 05/09/2015 tarihleri arasında Nişantaşı OVERTHOSE’da izlenebilecek.
INTENTIONAL OVERDOSE
Nişantaşı’nın yeni kültür-sanat ve etkinlik mekanı OVERTHOSE, ALAN İstanbul ile “INTENTIONAL OVERDOSE” sergisine ev sahipliği yapıyor.
in OVERTHOSE
KEZBAN ARCA BATIBEKİ, İSMET DOĞAN, KOMET, AYLİNE OLUKMAN, ARDAN ÖZMENOĞLU, MURAT PULAT, MERVE ŞENDİL, HALİL VURUCUOĞLU
20.12.2014 // 28.02.2015
“Intentional Overdose” sergisi, Dünya Çağdaş Sanatında her geçen gün öne çıkan, uluslararası alanda çalışan ve tanınırlığı olan İstanbul merkezli çağdaş sanatçılarını bir araya getiriyor.
İmgesel yönü güçlü ve izleyici üzerinde görsel anlamda etkili işler üreten isimlerin katılımıyla gerçekleşen “Intentional Overdose”, bu açıdan katılan her bir sanatçının çalışmasının söylem düzeyinde değil; çağdaş estetiğin güncel karşılığı bağlamında bütünlük arz edecek şekilde tasarlandı.
Peki “Intentional Overdose” – “Kasıtlı Aşırı Doz” tam olarak neye tekabul ediyor?
Çağdaş sanatın öne çıkan iki boyutlu çalışmalarındaki ortak özellik; imgenin renk, doku veya teknik kullanılması yoluyla iki boyuttan kurtarılması ve 3. boyuta geçebilmesi olarak özetlenebilir. Bu; temel olarak mekanı önceleyen ve mekanı kendi içine çekerek kendi sınırlarından kurtulan bir sanat anlayışıdır. Bu yönden de sanatçıların çalışmaları sadece kendi iç bütünlükleri içinde değerlendirilmeyip bulundukları yere olan aşırı dozdaki müdahaleleri ile de ele alınmayı hak ederler. “Intentional Overdose” sergisi işlerin tüm mekanda bir gövde gösterisi yaparcasına öne çıkmasının izleyici üzerindeki muhtemel etkisine odaklanmaktadır. Bu yönden Türkiye’nin öne çıkan çağdaş sanatçılarının işlerinin OVERTHOSE mekanı içerisinde birbirleri ile nasıl iletişim kurduklarının deneyimidir. “Intentional Overdose” buradaki yüksek sesli konuşma ve yüksek gerilimli imgeler toplamının adıdır.
İMGE-HAYVAN // IMAGE-ANIMAL
Türkiye’nin son yıllarda en çok ilgi gören çağdaş sanatçılarından Murat Pulat New York’taki ilk kişisel sergisini Ocak 2014’te Leila Heller Gallery’de açıyor.
Murat Pulat
Kişisel Sergi
16 /01 / 2014 – 15 / 02 / 2014
Leila Heller Gallery
New York
Murat Pulat özellikle 2011 – 2013 aralığında uluslararası müzayedelerde yer alan çalışmaları ile dünya koleksiyonerlerinin dikkatini üzerine topladı. Aynı süreçte Türkiye’de en çok aranan genç çağdaş sanatçılardan birisi, belki de ilkiydi. Contemporary İstanbul 2011, 2012 ve 2013’te sanatseverlerin çalışmalarına büyük ilgi göstermesi Türkiye’deki tanınırlığını perçinledi. Bu başarılar zaten dünya çapında sanat galerileri ve kurumlarının takibine giren sanatçının daha da fazla izlemeye alınmasını sağladı.
Murat Pulat yeni dalga uvertür yönetmen sinema film sekanslarına özel bir ilgi gösteriyor. Bu sekansları tuval üzerinde yeniden üreterek, bu imgelerin plastik olarak hayata katılmasını sağlıyor. Sinema gibi yeni çağın sanatı ile geleneksel sayılabilecek tuval ve yağlıboya gibi araçları bir ara-yüzde birleştirerek görselliğin yeni teknolojilere hapsolma halinden izleyicinin kurtulmasını sağlıyor.
İmge-Hayvan Murat Pulat’ın son dönem çalışmalarından oluşacak olan büyük boyutlu bir sergi olacak. Sanatçının bu seride hareket-imajı da resimlerine dahil ettiği gözlemleniyor. Böylece imge durağan olmaktan çıkarak izleyicinin belleğinde sonsuz bir hareketin içindeki bir zaman dilimi olarak algılanıyor. Böylece resimlerin “süre”leri artıyor. İmge-Hayvan 16 Ocak 2014 ile 15 Şubat 2014 arasında Leila Heller Gallery’nin Chealsea New York’taki ana mekanında görülebilecek.
ALAN İSTANBUL – OVERTHOSE SÖYLEŞİLER DİZİSİNİN BİRİNCİSİ GERÇEKLEŞTİ
“İstanbul’da Çağdaş Sanat Üretimi, Dolaşımı ve Koleksiyonerliği”
ALAN İstanbul’un, Nişantaşı’nın gözde olmaya aday kültür, sanat ve etkinlik mekanı OVERTHOSE ile birlikte gerçekleştirdiği söyleşiler dizisinin birincisinde “İstanbul’da Çağdaş Sanat Üretimi, Dolaşımı ve Koleksiyonerliği” konuşuldu. Eda Kehale Argun, Dila Kabakçı ve Sedat Öztürk’ün konuşmacı olduğu, Efe Korkut Kurt’un moderatörlüğünde gerçekleşen söyleşiye birçok koleksiyoner katıldı. Söyleşiler dizisi gelecek aylarda da, başka konularla devam edecek.
Art Beat
Sanatseverlerle 14-18 Eylül 2011 tarihleri arasında Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda gerçekleşmiş olan Art Beat İstanbul Çağdaş Sanat Fuarı İstanbullu galerileri ve sanatçıları, uluslararası galeriler ve sanatçılarla buluşturdu.
Contemporary İstanbul
ALAN İstanbul Beyoğlu Tünel’de kentin sanat dolaşımına katılarak başta genç sanatçıların olmak üzere yaratıcı çalışmaların sergilenebildiği veya sunulabildiği bir mekan olarak 7 Ağustos 2009’da ilk sergisini açtı.
Yer: Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı
Tarih: 24.11 2011 – 26.11.2011
ALAN istanbul bir sanat galerisi olmanın ötesinde özgür ve bağımsız bir sanatsal eylem mekanıdır.
ALAN istanbul plastik ve görsel sanatlar dahilindeki sergilerin dışında performansların sergilendiği, video ve film gösterimlerinin yapılabildiği yaşayan bir sanat ortamı, sürekli ve geçici sergilerle birlikte varlığını sürdürmektedir.
ALAN İstanbul Sanatçıları:
A. Cem Şahin
Murat Pulat
Monika Bulanda
Süha Şahin
Ayline Olukman
Contemporary Bodrum
Çağdaş Sanatın öne çıkan isimlerinin son dönem çalışmaları Bodrum’da! Tarihi Haluk Elbe Sanat Galerisi Ortaçağ’ın atmosferinde çağdaş sanatın en yenilikçi isimlerini ağırlıyor!
8 Haziran – 16 Haziran 2011
Küratör: Billur Tansel
Sanatçılar: Ayşegül Sağbaş, Burcu Perçin, Kezban Arca Batıbeki, Murat Pulat, ,Yavuz Tanyeli
ALANistanbul Haziran ayında, beş çağdaş sanatçı ile iki liman arasında, üç tarafı denizlerle çevrili kayalık bir yarımada üzerine kurulmuş ve Türkiye’nin tarihi ve mistik mekanlarından biri olan Bodrum Kalesi’nde sergi açıyor.
Küratörlüğü Billur Tansel tarafından yapılan bu sergi 8 – 16 Haziran 2011 tarihleri arasında izlenebilecek. Sergide yer alan sanatçılar, Ayşegül Sağbaş, Burcu Perçin, Kezban Arca Batıbeki, Murat Pulat ve Yavuz Tanyeli, en yeni çalışmaları ile, nostaljik bir mekanda geçmiş ile bugünün ve geleceğin bir sentezini bize sunacak. Antik Halikarnassos ve çevresinden toplanmış sunaklar, lahitler ve çeşitli eserlerin var olduğu bu mekânda, eşzamanlı olarak tanınmış güncel sanatçılarımızın sanat eserlerinin de sergileniyor olması izleyiciye geniş bir zaman yelpazesinde bir gezinti imkanı sunuyor.
Hamadryad Two // VOLKAN ERGEN
Video sanatçısı Volkan Ergen “Hamadryad Two” isimli video enstelasyonu ile ALAN İstanbul Proje Odası’nda!
BİR YAZ GECESİ RÜYASI
A MIDSUMMER NIGHT’S DREAM
VOLKAN ERGEN
03 / 10 / 2013 – 26 / 10 / 2013
Hamadryad Two
Video, 6’56”
Sanatçı karşılıklı diyalog içine girdiği ALAN İstanbul Ana Sergi Mekanı’nda yer alan Fulden Aran’ın “Bir Yaz Gecesi Rüyası” isimli sergisine paralel olarak bu video enstelasyonu gerçekleştiriyor. Volkan Ergen’in insanın doğasını, içgüdülerini ve bunların karşılığı olarak ortaya çıkan şiddeti betimlediği videosunda pastoral arka plan fallik göndermeler ve fantastik öğeler iç içe geçiyor.
Enstelasyon, 3 Ekim-26 Ekim 2013 tarihleri arasında ALAN İstanbul’da görülebilecek.
The Other Landscape
New York’lu sanatçı Roberly Bell doğa ile ilişkimizi sanatın yapay formlarını kullanarak sorguluyor!
Roberly Bell, ALANistanbul’un kapalı sergi mekânları ile açık terasını beraber kullanarak ilişkisel bir proje ile İstanbullularla diyaloga girmeyi hedefliyor. University of Massachusetts and State University of New York’ta heykel eğitimi almış olan sanatçı doğal olanın temsili formlarını sanatsal yaratıcılığına malzeme haline getirirken izleyiciler ile sıcak bir temas ve alışveriş kuruyor. Bu Roberly Bell’in enstalâsyonu ile algısal olarak kurduğu ilişkiyi, kullanılabilir rengârenk heykelleri ile geliştirirken izleyicilere de içten birer ilişki vaadinde bulunuyor.
Roberly Bell çocukluk çağlarının büyük bölümünü Latin Amerika ve Güney Doğu Asya ‘da geçirmiş ve New York gibi bir metropolde yaşamakta olan bir sanatçı olarak, günümüz kentli insanının yaşadığı derin bölünme duygusunu ve doğa ile sorunlu ilişkisini ortaya koymak konusunda kişisel bir meseleye sahip. Modern bireyin doğayı algılayış biçimlerinin aşırı düzeyde denetim ve psikolojik açıdan tümgüçlülük duygusu içerdiğini söylemek mümkün. Kentlerin eril dilinin içine sıkışmış ve yine bu dil tarafından üretilen bu çarpık algılamayı Bell, kadınsı ve sıcak bir ifade ve iletişim ile yerinden ederek Amerika ve Rusya’dan sonra Türkiye’de benzeri görülmeyecek bir sergi ile gündeme getiriyor. Roberly Bell İstanbul’da çalışmalarını atelier 13’de gerçekleştirdi. atelier 13’deki çalışma sürecini çok özel bir deneyim olarak nitelendiren sanatçı, sergisini de izleyicileri ile gerçekleştirdiği bir iletişim süreci olarak tasarlıyor. Her izleyiciye gerçek birer çiçek hediye eden sanatçı, kişilerin kendisine ait yaşadığı binanın fotoğrafını sanatçının çiçekte bulunan karttaki adresine göndererek, onların ilerideki sergilerinin katılımcıları olmalarını istiyor.
http://
Deniz Güvensoy, kuşatması altında olduğumuz ezici hipergerçekliği sürrealist resim dilini ve stratejilerini kullanarak ele alıyor.
Bir taraftan yeni medya araçları ve ifade biçimlerinin geri plana doğru itilirken diğer taraftan da internetin dolaşım ağının kodlamalarına maruz kalan resim sanatı, kendi içinden yepyeni bir güç ve zenginlik ile her geçen gün genişleyen güncel sanat pratikleri içerisinde etkin yerini korumaya devam ediyor.
Deniz Güvensoy, ALANistanbul’un mekansal olasılıklarını simülasyon ile gerçekliğin eridiği bir düzlemde hayal gücünün ifadeleriyle birleştiriyor. Çalışmalar ortak bir bağlamdan türeyen ve her biri kendi içinde derinleşen birer kaçış çizisi olarak yeni anlamlar üretiyorlar. Bu yönden “http://” sergisi artık tamamen aşina olduğumuz ve içselleştirdiğimiz “durum”un içinde yeni bir ALAN açmayı hedefliyor.
Vakum
LUCCA ART ve ALANistanbul işbirliği ile İstanbul’un sosyal ve kültürel iki noktası çağdaş sanat için birleşiyor!
Kurulduğu günden beri Bebek’in en önde gelen eğlence ve yeme-içme mekânı olmanın ötesine geçerek, sanat sergileri ile İstanbulluları ağırlayan Lucca; iddialı ve öncü sergilere ALANistanbul ile kurduğu ortak projelerle imza atmaya hazırlanıyor. Bu bağlamda ilk proje ALANistanbul sanatçılarından METEHAN ÖZCAN’ın fotoğraf çalışmalarının sergileneceği “VAKUM” olacak. 5 Kasım – 10 Aralık 2010 tarihlerinde sergilenecek olan proje Lucca’nın iç mekân düzenine uygun olarak kurgulanacak.
METEHAN ÖZCAN iç mimarlık kökenli bir sanatçı olarak, fotoğraflarına modern mimarinin mekânsal dilini konu edinmekte ve bu mekânların yarattığı silinemeyen bellek ve algılamaları durağan mekansal imgeler yoluyla yeniden su üstüne çıkartmakta. Bu açıdan Lucca’nın duvarlarında gerçekleşecek olan kurgu ile mekânın içinde derinleşecek mekansal algılamalar ile gelenler sanatsal atmosferi deneyimleme fırsatı bulacaklar.
METEHAN ÖZCAN, ıssız mekanları konu edindiği ve bu yıl Mayıs ayında Operation Room’da ve Eylül ayında ALANistanbul’da sergilediği Vakum adlı serisinden bir seçkiyle Lucca Art’da yer alıyor. Sanatçının işlerindeki tüm mekânlar öznenin gidişiyle geride bıraktığı boşluğun, yani bir çeşit vakum etkisi altındalar. İnsan figürü içermemelerine rağmen, bu imgeler çok çeşitli insan hikâyeleri anlatıyorlar.
ÖZCAN’ın fotoğrafları öznelliğin ve ötekiliğin eş zamanlı okunabildiği imgeler içeriyor. Bu mekânlar için hem içerisi hem dışarısı denilebilir. Sanatçının fotoğraflarındaki çarpıcılığın temeli tam da bu “çifte okumalar” potansiyeli.
METEHAN ÖZCAN’ın “Vakum” adlı fotoğraf sergisi, 4 Kasım–10 Aralık 2010 tarihleri arasında Lucca Art ‘da görülebilir.
İmla Hataları
Aslı Biçer ilk kişisel sergisi ‘’İmla Hataları’’ ile çağdaş sanatta yeni resim ile yeni bir estetiğin sınırlarında geziyor.
6 Ocak 2011 – 18 Şubat 2011
Aslı Biçer, görsel imgelemin şaşırtıcı oyunlarını kendi yaşamının çeşitli perspektifleri ile resimleştiriyor. Ortaya çıkan yalın resim dili, zaman zaman görselin parçalı sekansları olarak kompoze olurlarken, kimi zaman da katmanların dokular olarak iç içe geçtiği gizli, çoğul perspektiflere açılıyorlar. Bu çoğul perspektiflere yerleşen bedenler hareketli merkez öğeler haline gelirken, canlı olan ile cansız olan, dirimsel olanla mekânsal olanın iç içe geçişleri, görsel gerçekliğin hakikatini sorgulayan yeni imgeler ortaya çıkarıyor.
Aslı Biçer resmi bütün ile detayın karşılıklı gerilimine şahit oluyor. Bu gerilim kimi zaman grafikleşen genişleyen yüzeyler ile iyice incelmiş detaylı figürlerin birbirlerini güçlendirdikleri diyalektik bir birlikteliğe denk düşmekteler. Böylece her bir resim bakışın mesafesi ölçüsünde yeni bir görsel ifadeye açılmakta, kişinin resim ile kurduğu izleme ilişkisini dikkat gerektiren yoğun bir sürece dönüştürmektedir. Resimler izleyiciden bağımsız kendi içlerinde yeni birer yaşama açılırken, bakanın dışında kaldığı ve yabancılığı ölçüsünde de röntgenci bir içgüdünün hissiyatı kendisini belli eder.
Aslı Biçer resmi içine fırlatılmış olduğumuz verili evreni, monotonlaşan imgelemi aynı serbest bir metnin düzenli, öğretilmiş kalıplarını aşmak adına yaptığı kuralsız yazı gibi, kendi belleği ile üretilmiş, dayatılmış ve öğretilmiş imgelemde imla hatalarını yeni bir estetik için bilinçli olarak yapıyor. Ortaya verili gerçekliğin soğuk ve sıkıcı görselliğini tersine çeviren duygusal açıdan hassas, görsel açıdan yoğun ve şaşırtıcı resimler çıkıyor.
Ham – Hum
Ömer Ozan Erdoğan ve Creative Bonanza’nın ALAN İstanbul küratörlüğünde gerçekleştireceği ikinci karakter tasarımı sergisi HAM HUM’da herkes birbirini yiyor!
KİM KİMİ YİYOR?
“Çok iştahlı sergi”
—————————-
Ömer Ozan Erdoğan
ve
Creative Bonanza
Bebek Lucca, 9 Şubat 2012
9 Şubat 2012, Perşembe akşamı açılacak sergiye, Bebek’in en popüler mekanlarından Lucca ev sahipliği yapıyor. Ana materyalleri jean, suni deri, kumaş ve elyaftan oluşan sergide; Ömer Ozan Erdoğan’ın tek tek elde dikerek hayata geçirdiği karakterler, hikayelerini anlatıyor.
Timsah insanı, insan kediyi, kedi ıstakozu, ıstakoz eşeği… Kulağa çarpık bir besin zinciri gibi gelebilir… Aslında günlük yaşantımızın cinnet halini yansıtan bir sofra burası. Herkes gücünün yettiğine diş geçiriyor, fırsat bulduğumuz her anda birbirimizi yemeye başlıyoruz. Kimi kendini göstermek peşinde, kimi karındoyuruyor, kimi sadece ortama uyum sağlamaya çalışıyor, kimisi de saldıracak yer arıyor. Gerçekte önemli olan “neden” değil, ortaya çıkan sonuç… Çünkü onları birbirini yemeye iten sebep, her şey olabilir. Hepsi düzenin bir parçası olmuş ve ne yiyen, ne de yenilen sebebini sorguluyor. Onlar, toplumsal besin zincirindeki yerlerini kabullenmiş durumdalar. Bu besin zinciri biraz da kısır döngüyü andırıyor, en tepede kimin olduğu tam olarak belli değil.
Birbirini yiyen bu karakterlerin hiçbiri bize yabancı değil, hepsi içimizden birileri…
Kız Takoz, Yersen Lüpen, Cızbız, Eftelya ve diğer HAM HUM karakterleri hakkında daha fazlasını öğrenmek için, bu sergiyi kaçırmayın. HAM HUM, 9 Şubat tarihinden itibaren iki ay boyunca Lucca’da olacak.
Ömer Ozan Erdoğan ve Creative Bonanza:
Karakter tasarımının yanı sıra, illüstrasyon ve resim alanlarında da çalışmalarını sürdüren Ömer Ozan Erdoğan, daha önce kişisel çalışmalarıyla Habitat kapsamında “Öteki”, Genç Etkinlik 2 “Yersiz Yurtsuzlaşma”, 1998 Grafikerler Meslek Kuruluşu ve 2007 Hafriyat “Allah Korkusu” sergilerinde yer aldı. 2008 yılında “Kalabalık” adlı ilk kişisel resim sergisini açtı.
Ömer Ozan Erdoğan, 2010 yılında Creative Bonanza ile birlikte, ilk karakter tasarımı sergisi Küpşehir’i hayata geçirdi. ALAN İstanbul’da gerçekleşen ve yaklaşık 2 ay açık kalan sergi, büyük ilgi gördü. Yine Creative Bonanza ekibiyle; 2010 ylılnda İstanbul Design Spirit, 2011 yılında Almanya’da Spagat! İstanbul Design ve 2011 İstanbul Design Spirit ve İstanbul Design Week’e katıldı.
Ömer Ozan Erdoğan, Zeynep Kaytancı ve Uğur Berkay Şenerken tarafından kurulan Creative Bonanza; grafik tasarım, illüstrasyon ve karakter tasarımı konularına odaklanan yaratıcı bir girişim. Karakter tasarımı sergilerinin yanı sıra, ekip HOi markasıyla kendi tasarım ürünlerini de geliştiriyor ve bir yaratıcı fikir ofisi olarak çalışmayı sürdürüyor.
THE DIALOGUES I
“A Collection of Turkish Contemporary Art”
Küratör: Efe Korkut Kurt
Sanatçılar:
Harun Antakyalı, Eylül Aslan, Kezban Arca Batıbeki, Alper Bıçaklıoğlu, Kadriye İnal,
Huri Kiriş, A. Cem Şahin, Merve Şendil, Sait Mingü
02/03/2017- 09/03/2017
ALAN İstanbul New York’ta düzenlenecek ilk sergisini duyurmaktan mutluluk duyar. “The Dialogues I: A Collection Of Turkish Contemporary Art” sergisi, Türkiye Çağdaş Sanatı’ndan bir seçkiyi, dünyanın en önemli sanat etkinliklerinden biri olan The Armory Show sanat fuarına paralel olarak Mana Contemporary’de izleyiciyle buluşturacaktır. 2-9 Mart tarihleri arasında gerçekleştirilecek sergi, İstanbul ile New York arasında çağdaş sanat üzerinden kurulacak bir diyoloğun ilk ayağı olacak.
New York ve İstanbul dinamik sosyal hayatları ve sanatçılar üzerinde yarattığı yankılarla iki farklı şehir. Farklı sosyal sınıflardan ve mekânlardan çok sayıda insanın bir arada yaşadığı böylesi büyük iki metropolde sanatın her zaman süregelen bir gelişim gösteriyor olmasıysa tesadüf değil. Bu sebeple bu iki şehirden iki farklı sanatçı topluluğu “THE DIALOGUES” serisinde çağdaş sanatın sınırlarını keşfetmeyi ve bir bağ kurmayı hedefliyorlar.
İlk sergi New Jersey’in en tanınmış çağdaş sanat alanlarından biri olan Mana Contemporary’de Apostrope NYC’nin sergi mekânında düzenleniyor. Türk çağdaş sanatçılarının işlerini bir araya getiren “The Dialogues I: A Collection Of Turkish Contemporary Art” sergisi yeni figüratif sanat ve yeni medya, resim, fotoğraf, baskı ve heykel gibi farklı medyumlarla yapılan yeni pop sanatı kapsamındaki kültürel fragmanların yeniden üretimini yansıtmayı amaçlıyor.
Sergi, Hudson Nehri’nin hemen öte yakasındaki New York’ta 2- 5 Mart 2017 tarihlerinde düzenlenecek dünyanın en önemli sanat olaylarından biri olan The Armory Show ile aynı tarihlerde yapılmak üzere planlandı. Dolayısıyla The Armory Show’a paralel bir etkinlik olarak oluşturulan bu sergi, dünyanın çeşitli yerlerinden sanatseverleri bir araya getirmeyi ve onlara Türk Çağdaş Sanatını tanıtmayı amaçlıyor.
Sergide Harun Antakyalı, sokak sanatını, kanvas üzerinde yarattığı beton etkisi taşıyan işleriyle iç mekan duvarlarına taşıyor. Genç Türk sanatçı Eylül Aslan feminizm üzerine düşüncelerini analog fotoğraflarıyla yansıtıyor. Türk Çağdaş Sanatı’nın tanındık sanatçılarından biri olan Kezban Arca Batıbeki Türkiye’nin farklı çevre ve sınıflarından kadınların kendilerini nasıl var ettiklerini yeni bir bakış açısıyla sorguluyor. Alper Bıçaklıoğlu grafiti benzeri serigrafi ve Türkiye’nin sokaklarını yansıttığı akrilik işleriyle sergide yer alıyor. Kadriye İnal, sergide kadınlar üzerine kurguladığı heykellerini sunuyor. Huri Kiriş ustaca bir teknikle ürettiği yağlıboya tablolarıyla yaşadığı toprakların sosyal kaosunu yansıtıyor.
Sergi için A. Cem Şahin büyük bir metropolde yaşayan bir insanın bilinçaltının karanlık yönlerini gösteren baskılar üretirken Merve Şendil uzak bir nesnenin pikselleri gibi görünen emsalsiz tekniğini resimlerinde yansıtıyor. Son olarak, Sait Mingü’yse c-print diasek monte edilmiş baskılarıyla toplumu ve insanları sorguluyor.